Bursa'da 8 yıl önce T.T. (36) ile evlenen S.T. (25) kayınvalidesi ve kayınpederi ile aynı evde yaşamaya başladı. Kayınpeder Siyami T. (56), iddiaya göre düğünden 1 ay sonra, o tarihte 17 yaşında olan gelinine cinsel saldırıda bulunmaya başladı. Oğlu işe gittiğinde, gelininin kaldığı odaya girerek, uykudan uyandırdığı S.T. ile zorla birlikte olan Siyami T., gelinine yaşananları kimseye anlatmamasını, anlatsa bile kimsenin ona inanmayacağını söyledi. Kendisine kıyafetler alıp harçlık vereceğini söylediği gelininin korkarak, yaşadıklarını kimseye anlatmamasından faydalanan Siyami T., 8 yıl boyunca ayda bir kez olmak üzere cinsel saldırılarına devam etti. S.T., eşi ile birlikte 3 yıl önce ayrı eve taşıdığında da Siyami T., oğlunun olmadığı zamanlarda eve giderek gelini ile birlikte olmaya devam etti.
Olay, S.T.'nin geçen yıl kasım ayında durumu ailesine anlatmasıyla ortaya çıktı. Şikayet üzerine gözaltına alınan Siyami T., emniyetteki ve mahkemedeki ifadesinde gelini ile rızası olarak cinsel birliktelik yaşadıklarını söyledi. Tutuklanarak cezaevine gönderilen Siyami T. hakkında, 'nitelikli cinsel saldırı' ile 'cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlamasıyla Bursa 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise olay tarihinde S.T.'nin yaşının küçük olması nedeniyle davaya müdahil oldu.
Duruşmaya tutuklu bulunduğu Bursa E Tipi Kapalı Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılan Siyami T. savunmasında, önceden verdiği ifadeleri reddedip, "Üzerime atılan bir iftiradır. Ben hiçbirisini yapmadım, kabul etmiyorum. Ben, müşteki mağdur ile ilişkiye de girmedim, zorla bir şey de yapmadım, beraatimi istiyorum" dedi. Emniyette hiçbir beyanda bulunmadığını, polislerin yazdığı zaptı imzaladığını öne süren Siyami T., Sulh Ceza Hakimliği'ndeki ifadesiyle ilgili de "Ben hakim önünde ifade verirken, emniyetteki ifademi okuyamadığım için, orada ne yazdığını bilmediğim için, ifademi tekrar ediyorum diye söylemiştim. Mahkemedeki beyanım doğrudur" diye konuştu.
Duruşmada ifadesine başvurulan T.T. ise olayı babası gözaltına alınmadan 10 gün önce öğrendiğini belirterek, şunları söyledi: "Eşimin ailesi bize ziyarete gelmişti. Eşim orada konuyu açıp ailesine söylemiş, onlar da babam hakkında şikayette bulunmuşlar. Ancak bu durumu ailesine anlatmadan önce bana bir gün 'Psikoloğa gitmem lazım. Beni götür' diye söyledi. Sesi titriyordu. 'Neden?' diye sordum. 'İhtiyacım var' dedi. Birkaç dakika ağladı, sonra da babam ile olan ilişkisinden bahsetti. Sayı söylemedi, ancak defalarca oldu diye söyledi. Ben, 'Seni tehdit etti mi? Şiddet kullandı mı?' diye sorduğumda, 'Hayır ama mecbur kaldım' diye cevap verdi.
Olayı öğrenmeden 3 yıl önce, babası ile sürekli tartıştığı için, babasının kendisini ve annesini evden kovduğunu, annesi ile birlikte başka bir eve taşındıkları, eşi, babası ve babaannesinin ise aynı evde kaldığını söyleyen T.T., "Evde sürekli huzursuzluk çıktığı, tartışmalar şiddete vardığı için babam, annem ile beni evden gönderdi. Biz annem ile beraber başka ev tuttuk, orada 7- 8 ay kadar kaldık. Asıl oturduğumuz evde eşim, babam ve babaannem kaldı. Ben o tarihlerde bu olaylardan şüphelendim ancak elimde herhangi bir delil olmadığı için bir şey yapamadım. Bu süreç içinde eşim, 45 gün kadar babam ve babaannem ile kaldı. Daha sonra 2 ay kadar da kendi ailesinin yanında kaldı. Sonra da annem ile benim kaldığım eve geldi. Biz birlikte evde olduğumuz dönemlerde, eşim ile babam arasındaki samimiyet normaldi. Hatta ben eşime bazı tartışmalarımızda kızdığımda, babam karşı çıkardı. Ben en ufak bir zorlama olduğunu düşünmüyorum, bu sebeple şikayetçi değilim" dedi.
Eşi ile gelininin arasındaki samimiyetten şüphelendiğini söyleyen S.T. ise, "Son 2- 3 senedir eşim ile aramda soğukluk oldu. Aynı evde yaşadığımız gelinim ile eşim daha samimiydiler. Ben de şüphelenerek eşime bu durumu sorduğumda, 'Sen iftira atıyorsun' dedi. Benim de elimde herhangi bir delil olmadığı için bir şey diyemedim" diye konuştu. S.T. şüphelenip eşine sormaya devam ettikten sonra, kendisine kızarak 'Al oğlunu, başka eve git' dediğini ve bu tartışmadan sonra oğlu ile birlikte başka eve taşındığını kaydetti.
Siyami T.'nin avukatı, sanığın üzerine atılı eylemleri cebir ve tehdit ile işlediğine dair hiçbir delil bulunmadığı ve mağdurun rızasının hukuka uygunluk nedeni olduğunu söyleyerek, müvekkilinin tahliyesine ve beraatine karar verilmesini talep etti. Son sözü sorulan Siyami T. de "Tahliyemi istiyorum" dedi.
Cumhuriyet Savcısı mütalaasında, sanık Siyami T.'nin 'evlenme yasağı bulunanlar arasında reşit olmayanla cinsel ilişki' suçunu zincirleme işlemesi nedeniyle cezalandırılmasını, 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan ise mağdurun olay esnasında zorla alıkonulduğuna dair mahkumiyete yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatini istedi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti Siyami T.'ye, 'evlenme yasağı bulunanlar arasında reşit olmayanla cinsel ilişki' suçundan 10 yıl hapis cezası verdi. Suçun birden fazla, değişik zamanlarda gerçekleştirilmesi nedeniyle cezayı 12 yıl 6 aya çıkaran heyet, sanığın yargılama sürecindeki davranışlarını dikkate alıp, takdir hakkını kullanarak cezayı 10 yıl 5 aya düşürerek tutukluluk halinin devamına hükmetti. Mahkeme heyeti, Siyami T.'nin, gelinini zorla alıkoyduğuna dair kesin ve inandırıcı delil olmadığından, 'cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan ise beraatine karar verdi. Taraf avukatları verilen bu kararı üst mahkemeye taşıdı.