“Büyüyünce POLİS olacağım ama ya EMEKLİ olunca…!”

Bu coğrafyada yaşayan henüz altı-yedi yaşındaki çocuklara “Büyüyünce ne olacaksın?” diye sorulduğunda verilen cevapların en başında gelir POLİSLİK…

İş Adamı olacağım demezler.

Zengin olacağım, çok paralar kazanacağım demezler.

Ünlü bir artist olacağım,

Dünyayı gezeceğim, demezler…

“Polis olup kötü adamları tutuklayacağım.” Derler.

Lüks bir yaşam beklentisi yoktur hayallerinde bile…

Çileli, stresli günler, bitmeyen mesailer, her an ölümle burun buruna bir yaşam tarzıdır hayalleri.

Polis kıyafetini giydiklerinde ise her şeyden önce vatana hizmet vardır dimağlarında.

Aldıkları maaşlar hiçbir zaman rahatsız etmez onları. Mesai kavramı diye bir şey bilmezler.

Eş, çocuk, anne, baba…
Unutulur çoğu zaman. Tüm dikkatler, tüm şefkatler tek bir noktada yoğunlaşır:

Vatana hizmet…

15 Temmuz hain işgal girişimindeki bir görüntü hala gözlerimin önünde; Elinde silah, üstünde tişört ve tişörtün üzerinde kurşun geçirmez bir yelek.
Altında ise bir şort. Ayaklarında terlik. Terliğin biri yürüyüş diğeri ev terliği. Çorabının biri siyah, diğeri gri renkte.
Belli ki hain darbeyi öğrendiğinde kaybedecek bir saniyesi bile yoktu.
Pantolonunu, uygun çorapları, ayakkabılarını bile giymeye kaybedecek vakti yoktu.
Çünkü söz konusu olan vatan, gerisi teferruattı…

Ya Emekli Olunca…!

Kısa süre önce, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü yapmış ve emekli olmuş bir emniyet mensubu ile sohbet ediyorduk. Anlattıkları çok ilginçti:

“Çocuk yaşta girdim emniyete. En son Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü yaptım. Bankaların genel müdürleri, Holdinglerin Yönetim Kurulu Başkanlarıyla muhatap oluyordum. Devletimin milyonlarca lirasına sahip çıkıyordum. Emekliliğim geldi. Devlet bana emeklilik tazminatı ve emeklilik maaşı bağladı. Ancak bu tazminatla İstanbul’da ne bir ev alma imkânım ne de bu maaşla ailemi geçindirme şansım vardı. Köyüme geri dönmeyi düşündüm. Araştırdım, inceledim, hesap kitap yaptım ama bir türlü işin içinden çıkamadım. Çünkü bu tazminat ve maaşla köyde de bir ev alıp yaşama şansım yoktu. İstanbul’da kaldım, bir güvenlik şirketlerinde iş buldum, çalışıyorum. Çocuklarım üniversiteyi bitirip iş sahibi olana kadar da çalışmaya mecburum.”

Emekli emniyet mensuplarımızın neredeyse tamamı bu şekilde.

Ömrünü devletine hizmete atamış tüm emniyetçilerimizin, hiç olmazsa emekliliklerini huzur içerisinde geçirmesi için bir şeyler yapılması gerekiyor.

Özel Güvenlik

Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Denetleme Başkanlığı verilerine göre, faaliyet izni verilen 1430 özel güvenlik şirketi ve 444 özel güvenlik eğitim kurumunun bulunduğu Türkiye’de, yaklaşık 300 bin özel güvenlik elemanı görev yapıyor.

Bu rakamın içerisinde emekli asker ve polislerin sayısı henüz yeteri seviyede de olmasa bile önemli bir yer tutuyor. Devletin emeklilik ücret politikası polislerimizi emeklilikte en çok tercih ettiği, aslında tek bildiği özel güvenlik alanına yönlendiriyor.

Ancak bu alanda da o kadar ciddi sorunlar var ki.

Belki başlı başına bir yazı konusu olmalı.

Bu konuda kısa bir tespitimi belirteyim.

Türkiye’deki Güvenlik Pazarı piyasasında en önemli payın yabancı şirketleri ait olduğu sizi şaşırtmasın. Güvenlik elemanları bizim, vardiya amirleri , operasyon müdürleri , bölge müdürleri , üst yönetimler bizim vatandaşlarımız ancak şirket yabancı sermayeli.

Üstelik birçok kamu kurumu da bu yabancı sermayeli şirketlerle çalışmayı tercih ediyor.
Bu alanda gerek kamu gerek ise özel sektör temsilcilerinin radikal kararlar alarak emekli emniyet mensuplarımızı desteklemeleri gerektiğini düşünüyorum.

3600 Ek Gösterge

Emniyet mensubu emekli maaşlarını ilgilendiren 3600 ek gösterge sorunu, Sayın Başkanımızın söz vermesine karşın bir türlü çözülemedi.

3600 Ek göstergesinin yürürlüğe girmesiyle emekli maaşlarında ve tazminatlarında bir miktar artış olacak olan emniyet mensuplarımıza bu jesti çok görmemek gerekiyor.

Çünkü bizim toplumumuz vefalıdır.

Mustafa ÖZBAY
Ekonomist, CFO, Yazar, Roman Yazarı